Dil ve Kültür Buluşmalarında Göç ve Mültecilik Konuşuldu

İlan Tarihi:22.03.2019 12:26:00
 

Üniversitemiz Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (Dil-Mer), bu sene ikincisini düzenlediği Dil ve Kültür Buluşmaları’nda “Göç ve Mültecilik” temasına odaklandı.

Nüfus ve Göç Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen panele, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Birol Kovancılar, Cezayir 2 Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı ve Doğu Dilleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdelhamid Allaoui, İl Göç İdaresi Müdürü Abdurrahman Şeref Doğramacı,  Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Kamil Şirin, İl Milli Eğitim Şube Müdürü Ahmet Altın, Dil-Mer Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Betül Bülbül Oğuz, Müdür Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Papatya Alkan Genca ve Dr. Öğr. Üyesi Serpil Ersöz, Nüfus ve Göç Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tülin Canbay, Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Sibel Aybarç, çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı.

Panelin ilk konuşmasını, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği İzmir Ofisi Sorumlusu Taylan Dağcı yaptı. Taylan Dağcı, Türkiye’nin dünyada en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda olduğunu belirtti. Bu bağlamda yoğun bir iş yükü olan Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliğinin görev ve sorumluluk alanları hakkında bilgi verdi. Toplumda göç ve mülteciliğe dair birtakım yanlış bilgi ve bunlardan kaynaklanan önyargılar olduğuna değinen Dağcı, “Özellikle ‘göçmen’ ve ‘mülteci’ kavramları birbirinin yerine yanlış kullanılıyor. Göçmen, kendi iradesiyle, daha iyi yaşam koşulları veya kişisel sebeplerle başka bir yere yerleşen kişiye denirken, mülteci, kendi iradesi dışında gelişen durumlar sebebiyle bulunduğu yerde artık barınamayacağı için başka bir yere gitmek zorunda kalan kişidir. Bu insanların burada kendi tercihleri nedeniyle değil de insani bir zorunluluktan bulunduğunu anlamalıyız” diyerek, bu tür yanlışlıkları gidermenin herkesin yararına olduğunu sözlerine ekledi. Göç İdaresi, çeşitli bakanlıklar ve kurumlarla işbirliği içerisinde olduklarını ve birlikte hem doğru bilgilendirme hem de mültecilerin doğru kaynaklara doğru biçimde ulaşmaları konusunda çalıştıklarını söyledi.

Taylan Dağcı’dan sonra kürsüye arkeolog/fotoğraf sanatçısı Aykan Özener ile fotoğraf sanatçısı Yusuf Aslan çıktılar. İlk olarak söz alan Aykan Özener, üniversitemize davet edildiği için teşekkür ettikten sonra, mülteciler üzerine yaptığı çalışmaların çıkış noktasından bahsetti. Çalışmalarında etik olgusunu önceleyen Özener, sansasyonel insan portrelerinden ziyade eşyanın temsiline odaklandığını belirtti. Bu bağlamda “Arda Kalan” adlı sergisinden bir kesiti panele katılanlarla paylaşarak nesnelerin dile geldiği bir görsel sunu yaptı. Özöner, “Çanakkale’nin Ayvacık köyüne akın akın gelerek Avrupa’ya geçişte burayı kullanan mültecilerle karşılaştım. Otobüslerle gelen mülteciler bazen haftaları bulan süreler boyunca çalılıkların arasında yaşıyorlardı. Arkeolog olmamın da etkisiyle “Katmanlar” adını verdiğim bir çalışma yaptım; bu mültecilerden arda kalan eşyaların adeta katman katman bir tarih, bir hikaye anlattığını gördüm. Ben de bu katmanların hikayesini fotoğraflarımla belgelemek istedim” dedi. Ardından sözü alan Yusuf Aslan da Dil-Mer ve üniversitemize teşekkür ettikten sonra, göç ve mülteciler üzerine yaptığı çalışmalar ve neden bu konuya eğildiğine dair bilgi verdi. Türkiye kıyılarından karşı kıyıya ve dolayısıyla Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken mültecilerin geride bıraktığı eşyaları topladığını ve bunları fotoğrafladığını söyleyen Aslan, daha sonra izleyicilere bu fotoğraflardan bir derleme sundu. Sunu sırasında fotoğrafların hikayelerini de anlatan Aslan, “Elimde yaklaşık 3 bin adet eşya var, bunlar yaşayan tarih izleri. Bunların bir şekilde sergilenebilmesi, tarihin canlı tutulabilmesi açısından çok önemli” dedi.

Son konuşmacı ise, Üniversitemiz İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü 4. Sınıf öğrencisi Alaa Alatmah’ydı. Kısaca kendini tanıttıktan sonra, şu anda Manisa’da bulunmasıyla sonuçlanan hikayesini izleyicilerle paylaştı. 18 yaşındaki erkek kardeşinin öldürülmesi ve evlerinin bombalanmasından sonra can güvenliğinden endişe eden ailesi tarafından Türkiye’ye gönderilen Alatmah, ilk başlarda Türkçe bilmediği için çok zorlandığını, ama Türkçe öğrendikten sonra da başka birtakım sıkıntılar yaşadığını anlattı. Kendisini Türkiye’ye getiren uçakta tanıştığı ilk Türk’ün kendisine gösterdiği canayakınlık sayesinde Türkler hakkında çok olumlu düşünceler besleyerek buradaki hayatına başladığını, ama Suriyeliler hakkında otobüste veya toplumda zaman zaman kötü sözler duymanın kendisini incittiğini söyledi. Alaa Alatmah, “Suriye’de dilencilik yapan burada da gelip dilencilik yapıyor, orada doktor olan burada da doktor oluyor. Yani her toplumda olduğu gibi bizde de hem iyi hem de kötü var. Aslında birbirimizden o kadar da farklı değiliz, yemeklerimiz, adetlerimiz aynı. Gerçi biz büyüklerimizin ellerinden öpmeyiz, burada buna alışana kadar çok zorlandım. Suriye’deyken de üniversite öğrencisiydim. Ama orada hocalar öğrencilerle hiç konuşmazlar, onları dikkate almazlar. Burada ise hocalarım hem canayakın hem de bizlerle iletişim kuruyorlar. Ben hocalarım benimle ilgilendiği için kendimi iyi ve özel hissediyorum” dedi. Son olarak Türkiye’deki hayatın kendisi için nasıl yenilikler getirdiğine değinen Alatmah,  “Uçakta tanıştığım o Türk vardı ya, işte ben şu anda onunla nişanlıyım. Sizi de düğünüme beklerim” diyerek sözlerini bitirdi.

Samimi bir ortamda gerçekleşen panel, konuşmacılara teşekkür belgelerinin takdim edilmesiyle sona erdi.


1155 görüldü.    0 Paylaşıldı
_DSC8078 _DSC8092 _DSC8089 _DSC8100 _DSC8112 _DSC8124 _DSC8122 _DSC8119 _DSC8145 _DSC8174 _DSC8155 _DSC8198 _DSC8210 _DSC8221 _DSC8227 _DSC8215 _DSC8232
Protokol Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü - Telefon: 0236 201 10 70 - Faks: 0236 201 14 53 - E-Posta : basin@cbu.edu.tr - Web: basin.cbu.edu.tr
1155
© Copyright MCBÜ Bilgi İşlem Daire Bşk.   ||   Web Sitesi Kullanım Politikası