FETÖ’nün hain darbe girişiminin üçüncü yılında Üniversitemizde 13 Kasım 2019 tarihinde, “15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi” konulu panel düzenlendi. Prof. Ümit Doğay Arınç Kültür Merkezinde düzenlenen panele Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Ataç, öğretim elemanları, davetliler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Panel öncesi, 15 Temmuz'daki hain darbe girişimi gecesi korkusuzca işlerini yapan foto muhabirlerinin çektikleri ve tarihe not düşen karelerden oluşan ‘15 Temmuz Fotoğraf Sergisi' düzenlendi.

Moderatörlüğünü Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Tepekaya’nın yaptığı panele, aynı fakülteden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Gülmez, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ulviyye Aydın ile İlahiyat Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halit Ev konuşmacı olarak katıldı.

‘Türkiye’de Darbeler ve 15 Temmuz Darbe Girişimi’ konusunda konuşan Prof. Dr. Nurettin Gülmez, “15 Temmuz darbesi bir süreçti. O sürecin içerisinde 2012’de başlayan Hakan Fidan ve MİT baskınıyla başlayan; gezi parkı olayları, 17/25 Aralık 2013 operasyonları, 19 Ocak 2014 MİT tırlarına yapılan baskınlar bu süreci yavaş yavaş hazırlamaktı. Sonunda bu süreç içerisinde hükümet değişmeyip baskılar sonuç vermeyince 15 Temmuz 2016’da bizzat el koyma girişimi başladı. Bu bir darbe girişimiydi, Türkiye’yi işgal girişimiydi ve Türkiye’ye büyük zarar verdi” dedi.

Doç. Dr. Ulviyye Aydın ‘FETÖ Darbe Girişiminin Yurtdışı Bağlantıları’ ile ilgili yaptığı konuşmasında, “1990’larda FETÖ’nün dış bağlantısı en az üç seviyede gerçekleşti. Türkiye’nin Azerbaycan, Orta Asya Cumhuriyetleri, Makedonya, Kosova gibi ülkelerle yaptığı öğrenci değişimi anlaşmaları vardı. Bu ülkelerden Türkiye’de okumak için çok sayıda öğrenci geldi. İmkânları kısıtlı olan, yurtlarda kalan büyük bir öğrenci kitlesi vardı. Bu öğrenci kitlesi, FETÖ için büyük bir insan sermayesiydi. Daha sonra yine bu gruplar üzerinden bahsettiğim ülkelerde ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite düzeyinde okullar açıldı. Üniversite öğrencisi olarak Türkiye’nin yetiştirdiği, destek verdiği belli öğrenci gruplarını Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Kırgızistan’da, Makedonya’da hatta Moğolistan’da açmış olduğu okullara yerleştirdi. Bunları yalnız başına yapmadı. Türkiye’de en büyük sıkıntı sosyolojik çalışmaların yeteri kadar yapılmamış olmasıydı ki, FETÖ bu kadar kısa sürede bu kadar coğrafya alanına yayılabildi, dış bağlantılarını şekillendirdi. FETÖ’ nün arkasında Türkiye’nin sosyoloji profili konusunda çalışan bir dış desteğin olduğunu görmek mümkün ” diye konuştu.

“Din İstismarında Zirve” konusunda bilgi aktaran Prof. Dr. Halit Ev ise, “Bir dini grup, bir dini cemaat niçin vardır? Dini cemaatler toplumda gerçekliktir. Geleneğimizde bunlar var ve bizim bunları inkâr etmemiz mümkün değil. Bunlar aslında insanların rahatlamasını, bir anlamda terapi edilmesini sağlayan oluşumlar iken ya da olması gerekirken, son döneme baktığınızda bunlar, ne kadar yapmaması gereken şey varsa onları yapar hale gelebildi. Fiili dua etmeden kavli dua ile amaca ulaşmayı hedeflediler. Dinin içinin boşalmasına sebebiyet verecek şekilde hareket ettiler. Bütün hepsi böyledir demiyorum ama gelenekte var olanın istismar edilmesinden bahsediyorum. Bu konunun çözümü için sağlıklı bir din eğitimi vermeyi başaracak olan kurumların güçlendirilmesi gerekiyor. Eğer aile işini okula, okullar imam-hatiplere, imam-hatipler ilahiyata, ilahiyatlar diyanete, diyanet işini cemaatlere bırakırsa, herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmez ise o zaman hakikaten burnumuz pislikten kurtulmaz” dedi.